![](http://bp1.blogger.com/_1YPw5IG1FSo/Ri_fUwZpj4I/AAAAAAAAAEs/GG9zaXijm20/s0-d/guzelgrubum3fddf.jpg)
Ankara yolculuğumda yaşadım o sıkıntıyı… Ön koltuktaki amca, önce yanındaki yolcuya, sonra muavine yöneltti, “mola vermeyecek miyiz?” cümlesini. Böyle bir durumda yan koltuktaki yolcunun belirsiz cevap, muavinin ise çok net bir cevap vereceğini bekliyor olabilirsiniz. Ama üzgünüm. Zira öyle bir düşünce basit bir yanılgıdan ibarettir. Muavin, “bu ekspres” dedi, yaşlı adam bu yabancı kelimede affalayınca, anlamayınca, “mola vermeyecek” diye de ekledi, adamdan, “Prostatım var da, çok sıkıştım” cevabını aldığında, muavin, sebep olduğu belirsizliği şoföre sorma vaadiyle umuda çevirmeye çalıştı. Her geçen saniye bile adamı kıvrandırırken, muavin işlerine bakıyor, şoförün mola yerine ilişkin müjdesini bir türlü getirmiyordu. Sonra mola yerine ilişkin müjde geldi: “zaten Ankara’ya az kalmışmış…”. Az dedikleri de en az 25- 30 dakikadan az değil. Hemen önümdeki koltukta amca kıvranıyor, o kıvrandıkça, ben kendimi kötü hissediyordum. Bir şey yapmak isterdim, başındaki şapkasını çıkardı sonra, saçlarının ortasındaki kellikte su birikintisi gibi ter damlacıkları birikmişti. Mendiliyle damlaların hepsini sildi. Ecel teri dökmek gibi bir şeye benziyordu, bu prostat belası sanırım. Hangi işlev bozukluğuna neden olup, adamı nasıl sıkışmışlığa yönelttiği konusunda aklımda şematik bir süreç de canlandıramadım. Amca, yerinde duramıyordu. Teessüflerini yanındaki gence manaya ulaşamayan pısırık mırıltılar söyleyerek ifade ediyordu. Sürekli ön tarafa şoföre doğru bakıyordu. Ve Ankara yolu bozuktu. Otobüsün ara sokaklara girip bir hayli dolaşması gerekti. Saniyeler geçtikçe, amcanın sıkıntısı artıyor, o yerinde rahatsızlık anlatan hareketler yapınca, ben daha rahatsız oluyordum. Görevlilerin umurunda değildi, her anın bu adam için ağırlaştığı… O an aklıma şu geldi: “Yaşlı adam, keşke binmeden önce şart koşsaydı, prostat için mola talebini de bilet aldığı gişeye belirtseydi” diye içimden geçirdim. Çünkü öyle yerlere girdi ki, otobüs, dinleme tesisi veya boşaltım tesisi:) anlamında bir yapıya rastlamak mümkün değildi. Derken, amca, eylem zamanı geldiğine karar verdi sanırım, pencere kenarında oturuyordu, yanındaki gence döndü ve çıkmak istediğini söyledi. Nedense bir türlü “az kaldı” denilen Ankara’ya gelemiyorduk!!! Acaba hikayenin devamında ne oldu? Tahmin etmek isteyen varsa, aşağıdaki yorum butonuna basarak sonucun ne olacağını bizimle paylaşabilir.
NOT: Tamamen yaşanmış bir olaydan alınmıştır. Masum insanların zarar görmemesi için isimleri saklı tutuyorum. Dahası ben de isimleri bilmiyorum zaten:) Eğer isterseniz siz de çeşitli hikâyelerinizi bizimle paylaşabilirsiniz!
NOT: Tamamen yaşanmış bir olaydan alınmıştır. Masum insanların zarar görmemesi için isimleri saklı tutuyorum. Dahası ben de isimleri bilmiyorum zaten:) Eğer isterseniz siz de çeşitli hikâyelerinizi bizimle paylaşabilirsiniz!