Friday, March 30, 2007

Kandiliniz kutlu olsun!!!



NFK, Aynadaki Yalan;

"Rahmet, başında ve sonunda sahili olmayan bir deniz. Onu dalgalandıran da dua!..."

Tuesday, March 27, 2007

Fikirlere Kurşun İşlemez!

V for Vendetta filmini uzun zamandır merak ediyordum. Aslında film 2005 yapımı olduğu için 2 senedir merak ediyormuşum, ama fırsat bu fırsat dedim, gecemi almasına rağmen izlemeye devam ettim:) Film başlayınca sanki George Orwell'in 1984 isimli romanını okuyorum gibi hissetiim. Muhbir, fişlenme korkuları ve buna benzer sahneler, George Orwell'in romanını çok andırıyor. Özellikle işkence sahneleri gerçekten Orwell tarzında olmuş diyebilirim. Wachovsky kardeşlerin elinden aksiyon hiç eksik olmuyor. Bu arada yapımcıları vefa borcundan olsa gerek, Matrix'de Keanu Reeves'e dövdürdükleri uzun boylu adamı şimdi de kahraman yapmışlar.:) Aşık kahraman. Ona atfedilen "terorist" damgası /iftirası karşısında senarist bir acımasızı aşkla ehlileştirmeyi seçmiş. "Tanrı yağmurdadır" cümlesi bolca geçiyor. Biz de yağmur yağınca, "rahmet" yağıyor deriz. Sonra filmdeki ütopik İngiltere'de adamın birisinin evinde, 14.yüzyıldan kalma "Kuran-ı Kerim" var. Kız soruyor, sen müslümanmısın diye, adamın cevabı sanırım, "Böyle güzel şeyleri saklamak için müslüman olmak gerekmez" şeklinde oldu. Çok hoşuma giden bir replik daha, sanırım filmin aşk hikayesinden sonra aklımda en çok kalan sahnesi; V'ye ateş eden adam, neden ölmüyorsun diye soruyor, ve cevap benim çok hoşuma gitti; "O maskenin altında sadece deri ve kemik yok. Orda fikir de var" diyor. "Fikirlere kurşun işlemez!" Üzülerek söylüyorum ki, bu sefer kahramanımız, Matrix'deki gibi "kurşun savar" değil. Kahraman göz göre göre ölüyor. Hem de sevgilisinin kollarında. Bir binayı havaya uçururken tüm şehre müzik dinletip, hem de havai fişek gösterisinı aynı anda yapabilen bir "organizatörlük dehası" var adamda:) Sondaki müziklerden birisi de fena değil...

Saturday, March 24, 2007

Eskişehir'de Sınav Heyecanı!



Efendim, Anadolu Üniversitesi muhteşem bir fırsat sunuyor, üniversite hayaline sistemin kurbanı olup ulaşamayan gençlere!... 31 mart - 1 nisan tarihleri arasında, Eskişehir'de Türkiye'nin bir çok bölgesinde açık öğretim sınavları yapılacak... Öğrencilerde ve kurslarda bir telaşe göreceksiniz... Sabahlamalar, şişkin gözler... vs. vs... Ama inanın herkes çalıştığı kadarının meyvesini alacak ve mutlu olacak:) Geçen seneyi güzel kapatan mutlu bir kaç öğrencinin fotoğrafını görüyorsunuz. Sınava hazırlanan tüm okuyucularıma aynı mutlu ifadeli suratlar diliyorum sınavdan sonra:) Fotoğrafın altına da, resimdeki kişilerle ilgili kırmızı siyah (ES ESimiz renkleri:) bir tarzla ilgili bilgiler yazdım... Resmin üzerine gelip tıklarsanız, büyütüyor! Okursunuz:)

Çalışın ama, verimli çalışmak, her zaman iyidir. Verimli çalışın, gerisi gelir zaten... Bir de sınava hazırlanan ve heyecanı en çok olan birinci sınıflara yararımız olsun diye, geçmiş senelerde çıkan sorulardan bir kaçını aşağıya yazıyorum... Belki ilginizi çeker:)

İKTİSADA GİRİŞ ARA SINAV SORULARI
(Geçmiş Yıllardan, yalnış anlaşılmasın sonra:)

1. Mikro İktisadın tanımı
2. Fon talebi ve arzı faiz oranı hakkında;
fon arzı artarsa, denge faiz oranı düşer, çünkü arz eğrisi sağa kayar
3. Yay esnekliğinin tanımını vermiş cevabını istiyor. (iki nokta arasında)
4. Tam rekabetin özellikleri verip ne olduğunu soruyor
5. Devletin fiyatlara müdahalesi ile ilgili soru.
6. İhtiyacın özellikleri (cevap : ihtiyaçlar sınırlıdır, aslında sınırlı olan neydi???)
7. Toplam rantın tanımını vermiş ve ne olduğunu sormuş

Bu soruları devamı nerde?...
Okurlarımız zaten bunun nerde olduğunu biliyorlar:)):):):):))


Friday, March 02, 2007

Duygularıma tercümanlık cümleler!...


















Bazen bir üstadın, tek cümlesi devasa duygularımı bir noktada küçültür ya da büyütür... Beni uyarır bir kitapta geçen söz, sonra toparlar duygularımı bir istikamet düşüncesinin mantıklı liderliği altına... İyi ki, hayatın anlamını sözlere aktarabilen ustalar var!
"Yalnızız" isimli bir eserden (nasıl olsa yazarını herkes biliyor); "Bazan hakikat vahşidir, insanların arasına salıvermeye gelmez. Fakat o hakikatlere tasma takmak dururken yerlerine yalanları sürmek neticeleri bakımından daha tehlikelidir."
Sıra sadece SESSİZLİK'te...
Sadece SÜKUT gerek... Başka bir şeye gerek yok!...
Ve son söz, düşünmek için; Murat Menteş'in Düblör'ün Dilemması'ında geçiyor;
'Hiç kimse "Ne güzel mezar, keşke benim olsa" demez!'.... Ve bence de... Üç günlük dünya. Kimseyi hiç bir şey için kırmaya değmez...!