Monday, October 29, 2007

Cumhuriyet Bayraminiz Kutlu Olsun !

Cumhuriyet Bayraminiz Kutlu Olsun. Azerbaycan`da Cumhuriyet Bayrami muhtesem bir coskuyla kutlandi. Harika bir gosteri sunuldu, burada. Özellikle, cumhuriyetin nasıl kurulduğu ile ilgili bir multimedya gösterisi sunuldu. Gösteride geçmiş zamanlarda kayda alınmış bir sahnede, Türk askeri, işgalci ülkelerden birisinin bayrağını yerinden çıkarıp Türk bayrağını onun yerine takıyor. Bu en çok alkış alan sahne oldu. Sonra da 10. yıl marşıyla töreni bitirdik. İnsan heyecanlanıyor.

Sunday, October 21, 2007

Sinan Aygun`un Soyledikleri...


Bakü’ye geldiğimden beri çok fazla Türkiyeli konuk ağırlamaya başladık. En son Sinan Aygün ‘du bu konuklardan biri. Sinan Aygün, konuşmasını yaptı ve aslında bizim derste söylediğimiz bazı şeylerle ilgili örnekler verdi. Mesela dersi dinleyenler biliyordur, yatırım malları üreten ve satan ülkenin, tüketim malları üreten ve satan ülkeye daha yüksek refaha kavuşacağını söylemek için çikolata ve CNC tezgahı örneği veriyorduk. Sinan Aygün de benzer örnek verdi. Bir ton cep telefonu 6 milyon dolar yapıyor. 1 ton kayısı 500 dolar yapıyor. Bir ton laptop 3 milyon dolar yapıyor. Bir ton domates 350 dolar yapıyor. Veya bir ton antep fıstığı 850 dolar yapıyor. Adam sana 1 TIR cep telefonu veriyor, 100 TIR kayisi aliyor. Artık çamaşır makinesi, televizyon, bulaşık makinesi, bunların üretimi 3. dünya ülkelerine kaymış durumda, bundan sonra bilgi üretmeli ve bilgi satmalıyız.

Konuşmasını bitirdikten sonra bir T.C vatandaşı olup, Azerbaycan’da okuyan üniversite öğrencisi söz aldı ve sorular sordu. Öğrenci, Azerbaycan’a Türkiyeden para gönderen ailesi Yapı Kredi bankasına yüksek havale ücreti ödemek zorunda kaldığını söyleyince, Sinan Aygün kendine has tarzıyla hemen cevap verdi : “2 Kasım’da Rahmi Koç’la randevum var, söz veriyorum bu konuyu da gündeme getireceğim” dedi ve alkışı aldı : ). Sonra öğrenci Azerbaycan’da yurt sayısı çok az, isterseniz Türkiye’de olduğu gibi burada da apart kurabilirsiniz, deyince, “Oğlum bu herkesin içinde söylenir mi, çıkışta bunu ayrıca görüşelim, beni cepten ara” diye bir espri yaptı. Salon bir kez daha kahkahaya boğuldu. Eminim, o öğrencinin teklifi bir çok iş adamına para kazandıracaktır.

Sinan Aygün’ü biliyorsunuzdur, 3 dönemdir Ankara Ticaret Odası başkanlığını yürütüyor.

Thursday, October 18, 2007

NERDEN NEREYEEE… (KIBRIS)










Geçen hafta bayram tatilinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetindeydim...Kıbrıs çok farklı, dünyanın sorunlarından uzak kendi halinde halkın kendi kabuğuna çekilmiş fakat dünyanın paylaşamadığı gerçekten de kaybedilmemesi gereken güzel bir yer.

Gitmeden önce çok heyecanlıydım. Merak ettiğim, gitme bahanesi olmayacağını düşündüğüm bir yerdi. Kardeşim, KKTC de asker. İki yıllık görevini yapıyor. Bayram bahanesiyle ve özlemle hiç unutamayacağım bir haftayı geçirdim Kıbrıs’ta. Yavru vatan önce şaşırttı beni sonrada alıştım. Teknoloji teğet geçmiş Kıbrısı …: ) Telefon bulamadık ilk iki gün. Güzelyurtta Gemikonağındaydık Kıbrısın en yeşil bölgesi yeşille mavinin buluştuğu yer diyebiliriz. Kasaba köy arasında kalmış biryer. Rumların ve Türklerin sırtsırta yaşadığı ama İngiliz kültürünün yaygın olduğu kendi halinde bir bölge. Komşularımız Kıbrıs Türklerinin şiveleri çok hoş ve komik. Mesela dolaşıyorsunuz Kıbrıs sokaklarında, biri sana sorarsa ‘gezdirin gendini?’ vereceğin cevap evet gezdirim : ) Soru eklerinin kesinlikle ve ısrarla kullanılmadığı ‘geliyormusun? yerine geliyorsunnnn??’….v.s.

Yerleşimi MÖ kadar dayanan eski bir yerleşim yeri olan Kıbrıs birçok kültüre ev sahipliği yapmış. Hititlere ait Yeşilırmak (Limnidi) beldesinde Vuna sarayı, sarayın kalıntıları hala mevcut. Yeşilırmak adında da belirdiği gibi yemyeşil ve dünyanın en yaşlı Gines rekorlar kitabına girmiş asması mevcut ‘Vertigo’ cinsi üzümmüş duyumlarıma göre.. Gidilmesi gereken yerlerden birisi de Mavi Köşk, Girne; turizmin, gece hayatının ve kumarın merkezi heryerde gece kulüpleri ve casinolar görebilirsiniz. Magosa plajları ve deniz görülmeye değer, Karpaz’a gidemedim ama sahili ve eşekleri merak ediyorum yabani eşeklerin başıboş dolaştığı biryermiş. Başkent Lefkoşa hasret kaldığınız apartman dairelerine ve türk stili evler burada mevcut : ) Evler genelde tek katlı, bahçeli, İngiliz stili, kardeşimin evi mustakil askeri lojman ve bahçeli şirin bir evdi. Kıbrısta evler çok eski geneli çatı 70”li yıllarda yapılmış çoğu. Bu evlerdede en az iki yada üç tane son model arabalar görürseniz şaşırmayın bu orası için çok normal anne, baba ve çocuklar için ve petrol ucuz 80 ytl’ye depoyu fullleyebilirsiniz. Trafik sol şeritten akıyor İngiliz usulü ve sağdan gelene öncelik var, trafik lambası yok iki saatte geç seni beklerler, çok sabırlı bir halk kornaya basmıyorlar bile yada yapacak işleri olmadığı için de olabilir. Gözlemlerime göre, Kıbrıs halkı pek çalışmayı sevmiyor. Oysa ki toprakları çok verimli. Üç mevsim mahsül kaldırabilirler isteseler, fakat yetiştirilmiyor Türkiyeden gidiyor her şey. (Koyunun iç yağını sevenler size tavsiye mutlaka şeftali kebabı yeyin ayrıca ; kolakas ve vertigo.) Hayat biraz pahalı Kıbrısta ekmek 0,75 ykr den başlıyor bayramda karaborsadaydı : )

Ama en güzel yanı dünyanın bütün stresinden uzak kafanızı toplamaya ihtiyaç duyduğunuz zaman için tam biçilmiş kaftan. Birde çok hoşuma giden; arabanızın kapısını açık bırakıp çanta ve telefonlarınızı içinde unutun, iki günde bakmayın kimse dokunmuyor, halkı tok gözlü, kapınızı açık bırakıp gidin kimse bakmıyor bile buda ilgimi çeken ayrıntılardan biri...Kötü yanıda dolmuş ve taksi bulmak çok zor, hatta yok bile denecek kadar az. Çünkü herkesin arabası var pek ihtiyaçta olmuyor sanırım, eğer birgün giderseniz bu da aklınızda bulunsun : ) Kıbrıstaki geçen bir haftamdaki gözlemlerim ilgimi çeken ayrıntılar… Gidilip görülmeye değer biryer… Eğer fırsatınız olursa mutlaka gidin, pişman olmayacaksınız…:-d
(Not: Rehberlerimiz Akın, Semih ve Emre abiye teşekkürler.)
Önder Yenilmez’in Notu 1:P
Yasemin Cankaya’yı hepiniz bilirsiniz!
İşte bu anılar Yasemin Çankaya’nın... Kendisine bu olumlu katkıdan dolayı minnattarım.
Tanımayanlar için not
: Yasemin Çankaya kimdir? Sürekli H.Kübra Gündar’la Eti form yer, derslerde eski adıyla Telsim yeni adıyla Vodafone şirketini zengin etmekle meşgul olur. Dersi blöke : ) edelim derken, Vodafone hattini bloke eden, bir arkadaşımız. Zira bir seferinde şuna şahit olmuştum: Hataylı İlkay var. Geldi ve Yasemin’e “Yasemin kontör nasıl yükleniyor” diye sordu. : ) Düşünebiliyormusunuz, böyle bir insan, Kıbrıs’ ta telefonsuz kalmış. : D
Önder Yenilmez’in Notu 2 :
Bu yazının yorumlarının muhatabı Yasemin Çankaya’dır : ) Bana sadece gelen yorumlari onaylamak düşer : )

Monday, October 15, 2007

KISA KISA

Öncelikle Ramazan bayramınızı en içten dileklerimle kutluyorum. Önceki akşamlardan birisinde Azerbaycan İctimai Tv’de Telefon Külübesi isimli bir film vardı. Amerikalılardan “Emir eliyrem teslim olasiz”, “meyidi ordan götürün” gibi Azerice cümleler duymak güzel. Hele Colin Farell’ı görmeliydiniz. “Oh My God” nidalarını bırakmış, ikide bir “İlahi!” diye bağırıp duruyor.

Bakü’de çok TC vatandaşı görüyorum. Şehrin merkezinde, otobüslerde, metroda vs... Azerbaycan’da otobüsten inerken para ödüyorsunuz. İnerken başkasının yerine para ödemek burada saygı emaresi. Arkadaşınızla gidiyorsunuz, önce siz iniyorsanız, yol ücretini ödüyorsunuz. Ona da örneğin, “Ahmet, düşersin” diyorsunuz. : ) Metro çok ucuz. 1 dolar = 0,85 manat. Metro Ucreti = 0,05 manat. Benim şikayetim metorda anonsu yapan kadınla ilgili. Kapılar açılır açılmaz, örneğin, “Gapılar bağlanır, Növbeti stansiya Memar Ecemi” felan diyor. Sanki birisi acele et diyor hatuna : ) . Bugünlerde en çok hoşuma giden metroda giderken Türkiye’den bayram mesaji almak : )

Azerbaycan’da çay porselen çaydanlıkta getiriliyor kafelerde. İki kişi içiyorsanız, bu ince belli bardağın kapasitesine göre 6-8 bardak yapıyor. Limon + Çerez + İlave Şekerler + Çikolata (genellikle snickers) de yanında. Hazar denizinin kıyısında, yudumla gitsin çayını. Fiyat 3,60 manat, yaklaşık 4 dolar. Yani 4 dolar * 1,2 YTL = 5 YTL civarında. Eskişehir’de iki bardak çay en azı 2,5 YTL’dir. Yanında da hiçbir şey yok. Deniz manzarası ve duruma göre Porsuk Nehri manzarası farkı da var arada.

Bazı Azerice kelimleri derledim sizler için. Okşamak, Türkiye türkçesinde hafifce dokunmak diyebiliriz. Azericede okşamak, benzemek anlamına geliyor. “Çocuk babasına okşuyor” gibi mesela. Azerice işinizi yaptığında, birisine “teşekkür ederim” deyince, “rica ederim” anlamında “buyurun” der. İlk başta çok şaşırıyordum bunlara, bir şey demeye felan kalkardım mesela : ) . Türkiye ‘de “hoşuna gitmek” burada “hoşuna gelmek” olmuş : ). Yemek hoşuma geldi dersin mesela. Otel kelimesi yok, onun yerine “mehmanxana” deniyor. X yerine H okuyunuz.

Şimdilik tuvalet konusunda biraz sıkıntım var. Burada tuvaletler çoğunlukla alafranga. Yanında el duşu gibi (hani petrol istasyonlarında sıkarsın benzin dökülür yaa) öyle tazyikli su var. Böyle su pompalayan temizlik aracıyla yıkanıyorsunuz WC’de : )

Ve son. Bu da Türk adliyesinin değerli ve güzide mensubu İsmail kardeşim için: sanık = saxlanılan. (sahlanılan, saklanılan), savcı = müstentig ....