Thursday, November 29, 2007

İlk uluslararası Konferans

Hep ilgimi çekmiştir. Nasıl bir duygudur, ulusalarası bir konferansta konuşmak ve herkesin sizi dinlemesi. Sonra bir gün Bakü’de elime Azerbaycan İletişim Bakanlığının yapacağı konferansın bilgisi ulaştı. Hemen beni bir heyecan sardi ve bu konuda uzun zamandir aklımda olan şeyleri akademik altyapi ve teorilerle de destekleyerek çalışmamı gönderdim. Sonra kabul edildiğini duydum, makalemin. Ve derken zaman gelip çattı. Bir gün sabah işe gelirken bana ait iki tane davetiye olduğunu söylediler. Alıp bakınca birisi konferans için diğeri de konferansın yapıldığı gün, akşam yapılacak yemek için iki adet davetiye olduğunu gördüm. Derken hazırlanıp konferansın yapılacağı Hyatt Oteline doğru yol aldım. Orada konferanste bir gün geçirdim. Çeşitli insanlarla tanıştım. Amerikalı Tufts Universitesinden bir profesörle sohbet ettim. (Sanırım Mehmet’in Tufts Univesitesi ile ilgili bilgisi varsa bunu seve seve bizimle paylaşacaktır.) Son oturumda oturum başkanı bu hocanın öğrencisiydi. : ) Ama şimdi öğrencilik hallerini çoktan geride bırakmış ve Azerbaycan’ın Los Angeles baş konsolosu olmuştu çoktan. Konferansın kapanış bölümünden önce yanına gittim ve sohbete başladık. Sonra görevlilerden birisi geldi ve konferansın kapanış bölümünün başladığını söyledi. Amerikalı profesör elinde hem çantası, hem de kahve bardağı olunca, “isterseniz çantanızı ben taşıyabilirim” dedim. Neyse sohbete devam ediyorduk. Salonun kapısına gelince, “salona gidelim” deyince, “yaa ben bu toplantılara onlarca kere katıldım, en iyisi burada seninle kalıp sohbet etmek” dedi. İçimden çokca seviniyor olduğumu gözlemledim. : )

Akşam olmuştu nerdeyse, yemeğin olacağı denizin ortasındaki “Yatch Club” restorana gitmemiz gerekiyordu. Bir araba geldi, Los Angeles baş konsolosu, Amerikalı Profesör, ingilizce konuşan bir bayan ve ben aynı arabada, Yatch Club’a doğru yola çıktık. Arabada herkes tecrübeli ve bilgili olunca ben daha çok onları dinlemeyi ve onlardan bir şeyler öğrenmeyi tercih ettim. Güzel konuşmalar, gerçekten harika bir yol sohbetine tanık oldum. Azerbaycan’ın Los Angeles konsolosu çok mütevazi ve aynı zamanda, çok genç birisi. Ve tabii ki çok da esprili.

Sonra akşam yemeği için Hazar Denizinin icine dogru yapılan bir restorana Yatch Club”a gelmiş bulunduk. Azerbaycan halk dansları ve Azeri sanatçıların söyledikleri şarkılar eşliğinde, harika bir akşam geçirdik. İletişim Bakanı da oradaydı. Dünyanın bir çok ülkesinden ve aynı zamanda Türkiye’den gelmiş konuklar da gecenin keyfini çıkardılar. Menüde havyar vardı. Biraz yemeği denedim ama pek hoşuma gitmedi. Bu arada, bildiğim kadarıyla, azerbaycan havyarının toptan fiyati 1200 - 1800 dolar arasında satılıyor. ( http://www.caspianfish.com/, havyar üreten Azeri firması ) Japonyaya ihraç edildiğinde perakende fiyatı 8000 – 10000 dolar civarında olduğu söyleniyor. (Belki de Eskişehir’de ilk kar müjdesini veren Gülşah Duman’a hediye olarak buradan bir kilo havyar getirmeliyim. Boylece köşeyi döner. : )) Gerçekten Azerbaycana has yemekler ve bu yemeklerin yanındaki aperatifler harika bir menüyü meydana getirmek için yeterli derecede kafi gelmiş ve hatta daha fazla bile olmuştu diyebiliriz.

Insan, yeni bir yere gidince her zaman problemlerle karşılaşır, ama ben problem düşünmeyi, problem konuşmayı ve problem yazmayı sevmiyorum. Her zaman güzel şeylere odaklandığım için, belki de güzel şeyler yaziyor, güzel şeyleri konuşuyorum. Problemleri kendin çöz, ama sevincini öğrencilerinle paylaş, sanırım biz öğretmenlerin içinde bulunduğu durumu en iyi özetleyen bir kural olsa gerektir.

Biraz da eglence... (Canı sıkılan manavlar:)
























Fikrinizi söyleyebilirsiniz :)








Tuesday, November 20, 2007

Eskisehir'de havalar nasıl?


Hafif hafif adımlarla yürüyorsun beyaz karların üzerinde. Sana diyorum, ey delikanlı öğrenci! Geceyi sevincinden belki de sokakların büründüğü örtünün bayramını yapmakla geçiriyorsun. Ortak oluyorsun şehrimin bayramına. O kışa merhaba diyor, senin şımarıklığına ise dinmiyor. O susuyor, ama sen belki de çığlıklar atıyorsun. Şehrimin dudaklarına kar yağmış, şehrimi kışın sıcaklığı sarmış. Evet kışın sıcaklığı. Kar'ın bembeyaz örtüsünü burnuna kadar çekmiş şehrim.
Yukarıdaki satırlardaki duyguları ne zaman yaşarsınız, onu bilemiyorum. Amma.... Ben de sizlerden haber bekliyorum. Eskişehir'e ilk kar ne zaman yağacak? Müjdeler olsun demenizi bekliyorum.

Friday, November 16, 2007

Yorumsuz!

Merhabalar hocam nasılsınız? ben Sinan. umarım beni tanımışsınızdır. kurstan hataylı öğrenciniz:) hocam öncelikle sunu söleyim Baküye gittiğinizi ve uzun bir süre dönmeyi düşünmediğinizi ögrendiğim zamn çok ama çok üzüldüm. ne olursa olsun ilk eskişehire geldiğim günden itibaren sizin benim üzerimde çok büyük bi emeğiniz var. Bir teşekür bile edemeden sizden ayrılmak beni çok üzdü.

Neden gittiniz diye sormayacagim. Hocam çünkü eminem sizin için en doğru kararı vermişsinizdir. Umarım bir daha herhangi bir yerde tekrar karsılasır ve sizle sohbet etme imkanına, belkide dersinize girme imkanına ulasırım.. sizi çok özleyecegiz...iyi bayramlar
kendinize iyi bakın BAKÜ'YE SELAMLAR.... (11.10.2007)

Merhaba hocamm! biz gökçin ve meltem... nasılsınız umarım iyisinizdir. farkında olmadan bizimle sizin aranızda büyük bir sevgi bağı oluşmuş. sizin burda olmadığınızı bilmek gerçekten bizi çok üzüyor. ama umarım orda ailenizle mutlu ve huzurlusunuzdur. sizin mutlu olmanız bizide mutlu eder yanımızda olamasanızda.... sizi çok özlüyoruzzz. kendinize ii bakınn!!! kucak dolusu sevgilerrr (15.11.2007 )


Güzel yürekli insanlar! Hepinize minnetarrım. Inanın bu cumleyi yazarken gözlerim yaşarıyor, sizlerin hissettiği özlemi ben de kendi adıma hissediyorum. Hayatta belki de bir çok insana nasip olmayacak güzellikleri yaşıyorum, sizin gibi dostların sayesinde. Siz beni mutlu ettiniz, Allah da sizi mutlu etsin.

Tuesday, November 13, 2007

Duygulandim, siz de duygulanin diye....

Saygı değer hocam.....
hocam şimdi dersanedeyim yokluğunuz hemen kapıdan içeri girince anlaşılıyor.
derste ne olcak onuda bilmiyorum. o zaman dahada çok anlaşılır. ders muhasebeydi çıkar çıkmaz sitenize göz attım yurttakinden yararlanamıyorum bağlantı yok. Alican hoca yaklaştı neye bakıyosun diye hocanın sitesi dedimm. o da bikaç bişi okudu. sanırım oda özlemiş sizi:) keşke hep burda kalsaydınız. Ama herkesin kendi memleketi kesin orda daha mutlusunuzdur.hayırlısı. neyse kendinzie çok iyi bakın allaha emanet olunn.... (Gülşah)
Gülşah çok teşekkür ederim...
Beni duygulandırdığın ve sevinmeme sebep olduğun için sana çok teşekkür ediyorum. Burdaki arkadaşlarla da paylaştım. İstiyorum ki, fırsatı olan herkes görebilsin. Affına sığınarak burada yayınlıyorum. Bakü'den kucak dolusu selamlar. Yeni egitim ogretim yılı da hayırlı uğurlu olsun.

Wednesday, November 07, 2007

Kıtaplar.. Kıtaplar... Kitaplar...


Küreselleşme (Büyük Hayal Kırıklığı) [Globalization and Its Discontents]
Joseph E. Stiglitz 2001 Nobel Ekonomi Ödülü, Plan B , 4.baskı


Stiglitz, yaşadıklarını yazmış. Daha doğru bir ifadeyle bilimsel gerçeklerle hayatın gerçeklerini birleştirmiş. İktisadın kompleks ve matematiksel modellerinden çıkmış, hayatın içine, insanların içine girebilmiş. Bu kitap, diğer iktisatçıları teoriden pratiğe davet eden bir çağrı denemesi olmuş. Kitabı “Bana duyarlı olmayı ve sorgulamayı öğreten annemle babama.....” diye başlıyor. Bu bile, onun duygusallığına işaret eden önemli bir kanıt.

“IMF bir kamu kuruluşudur, dünya çapında vergi mükelleflerinin ödediği paralarla kurulmuştur.” (33). IMF için, “Keynes, çocuğunun ne hale geldiğini görseydi mezarında ters dönerdi” (34) gibi güzel ve reel cümlelere rastlamak mümkün. Kitabın dili ve çevrisi harika, çok akıcı, aynen heyecanlı bir roman gibi. Basit konularla ilgili açıklamalar var. “IMF ve DB, hizmet verdiği ülkelerin temsilcisi değildir!”...

(56) “IMF, ABD ekonomisi hakkında sınırlı bilgiye sahip ve ABD’ye yalnış politika önerileri sunuyor. FED yetkilileri IMF’yi iplemiyorlar bile” mealinde bir şey söyleniyor.

(56) IMF düzenli olarak eleman aldığı bazı üniversitelerde, temel müfredattaki modeller işsizliğin hiç olmadığı modellerdir” Sanırım Stiglitz, işsizliğin eğitimini görmemiş, bir ekonomist nerden anlasın Türkiye’de işsizlik sorunu olduğu gibi bir şey kastetmek istemiş : ): ) : ) Cevap bulacağınız başka sorular :
1. Yeşil alan yatırımları ne demekdir? (yeni bahçeler demek değil : )
2. Şeytani bir “ticaret dengesi” yaklaşımı nedir?
3. Rusya’yı kim mahvetti?
4. Liberalleştirme ne zaman işe yarar?
5. “Çirkin borçlar” ne demekdir?
6. ABD devletinin en gizli kuruluşu hangisidir? (CIA ve FBI değilmiş: )

Kitaplar... Kitaplar...


Kırmızı Pazartesi, Gabriel Garcia Marquez, Can Yayınları,

Yazarının “en iyi romanım” diye tanımladığı bir eser. Bir cinayeti anlatıyor. Marquez, ilk başta cinayetin olduğundan başlıyor ve geriye doğru gide gide merakınızı arttırıyor. Kitabı üç saatte bitirdim. Yazarla tanışmak için uzun zamandır, fırsat kolluyordum. Şimdi kısmet oldu.


“Onuru tetikte olan yaşlı adam”, “Sütünü içtiği ineği kesemeyen kasap”, “Bir bardak kaynar mum” (içki), “Bana bir önyargı verin, dünyayı yerinden oynatayım”, “Çok yemek yemek onun her zaman başvurduğu bir ağlama biçimiydi” gibi güzel edebi ifadelerin yer aldığı bir roman. Romanın ilginçliği, bence, şurdan kaynaklanıyor: Katiller herkese Santiago Nasar’ı öldüreceklerini söylüyorlar, ama kimse onları durdurmuyor. Marquez zaman zaman katil psikolojisine pencere açıyor ve katil kardeşlerin onları durduracak adım beklediklerini eser boyu yineleyip duruyor. Bütün kasaba halkı, hatta müstakbel maktül bile öleceğini biliyor. Ama nafile. Onları kimse durdurmuyor ve vahşi bir cinayet işleniyor. Bu nasıl olabiliyor? Cevabı kitapta!

Kitaplar...

Evlilik Psikolojisi Prof. Dr. Nevzat Tarhan
Öncesi ve Sonrasıyla Evlilik, 2.Baskı, Timaş Yayınları, İstanbul 2006

Böyle bir kitap ismi görüncei benimle ilgili evlilik fikirleri aklınza gelebilir. Aklıma evlilik fikri geldiğine dair fikirlere sahip olmakta serbestsiniz. Ama şimdilik icraat yok : ). Sadece Nevzat Tarhan’ın önemli tespitleri var sizlerle paylaşmak istiyorum:

21: Kişiler, beklentileri ve amaçlarının %70-80 bir birine uyduğunu, bir birlerini tanıma konusunda da yeterli bilgi sahibi olduklarını düşünüyorlarsa evlilik kararı alabilirler.

25. Evlilikte önemli olan kişilerin biyolojik değil, psikolojik yaşlarıdır. Normal durumlarda yaş farkı en fazla 4-5 olmalıdır.
57: Bütün duygular, üç ana duygumuz olan korku, sevgi ve güvenin çeşitli oranlarda kendi aralarında karışımından ortaya çıkar.
82-83: İletişimde erkeği sonuç, kadını ise süreç ilgilendirir. Sorun çözülmeyecekse bile, rahat rahat konuşabilmek kadının psikolojik ihtiyacının karşılanmasını sağlar.
84: Süreki “keşke” diyen bir insanın ruh sağlığının bozulmaması mümkün değildir. Bu kelime, insanın psikolojik enerjisini geçmişe dağıtarak boşa harcamasına neden olur.
86: Eşler “Ne yaparsam, sevgiyi arttırırım?” sorusunun cevabını, ne kadar çok düşünürlerse pişmanlıktan o kadar uzaklaşır, evliliği yoluna sokmaya yaklaşırlar.

Kişisel fikrim, düşüncem, uyarım: Tüm bu düşünceleri flörtte uygularsanız, tam tersi sonuç elde edebilirsiniz. Bilginiz olsun!....

142: Couvade Sendromu: Baba adaylarında aş erme, mide bulantısı, baş dönmesi, bacak ve belde ağrılar, yorgunluk hissi gibi belirtiler görünebilir. (Oran sanırım %10 – 65 di.) İşte bu ilginç bir bilgiydi benim için : ) : )

122: Öfke insanın içindeki vahşi köpek gibidir. Onu eğitirseniz, o size bekçilik, koruyuculuk yapar. Ama eğitmezseniz kendinize de zarar verir. Öfke erkeklerde kalp krizini özellikle üç kat arttırmaktadır. (Bu kitaptan öğrendiğim en harika bilgi)

141: Anne adaylarının yaşadığı en önemli problemlerden biri de aşırı unutkanlıktır.

Abdullah Gül Bakü'de...



Abdullah Gül, kalabalık bir ekiple Bakü'ye ziyarete geldi. Rıfat Hisarcıklıoğlu, Kürşat Tüzmen, Oğuz Satıcı, Hayrünnisa Gül, Azerbaycan'da Türk girişimciler tarafından açılan Qafqaz Üniversite'sinin temel atma törenine katıldı. Qafqaz Üniversitesi, bölgenin Harvard'ı olacak adımlar atmaya devam ediyor. Azerbaycan en çok reytinqe sahip özel üniversite. Yalnız bir çok bilim adamı "Qafqaz Harvard olacak" düşüncesini kabul etmiyor. Çünkü onlara göre, Harvard, Harvard olmuş zaten, Qafqaz daha büyük bir üniversite olacak. Türkiye'deki YÖK'ün eli buraya da uzanmış. Biliyorsunuz, ÖSYM'nin yaptığı sınavlarla Azerbaycan'da okumaya gelebiliyor, Türkiye öğrenciler. Yalnız Azerbaycan'ın en köklü üniversitesi Bakü Devlet Üniversitesi bile YÖK derdinden muzdarip. Üniversite Rektörü, Abel Meherremov, YÖK'ü Abdullah Gül'e şikayet etmiş.

Monday, November 05, 2007

Azerbaycan`da Tiyatro


Azerbaycan`da tiyatro ve diğer sanatsal faalıyetler gelişmiş durumda. Burada Güzel sanatlar, daha çok "Medeniyyet ve İncesenet" adı altında dikkate alınmaktadır. Eskişehir'de tiyatroda bilenler, bilir, bir dönemde az oyun sahneye konmaktadır. Ama, AZERBAYCAN AKADEMİK MİLLİ DRAM TEATRININ 2007-ci İLİN OKTYABR VE NOYABR AYLARI ÜÇÜN REPERTUAR PLANI" nda tam 12 oyun var. Başka tür tiyatrolar da var. Düşünün onları da hesaba kattığınız zaman bu rakam bir hayli yüksek oluyor. Ben de dün akşam, "Deliler ve Ağıllılar" diye bir oyuna gittim. Burada çok yetenekli oyuncular var, onu peşinen söyliyeyim. Yukarıda tiyatro biletinin taraması var, resmin üzerine tıklayıp daha büyük halini görebilirsiniz. Azerbaycan Cumhuriyeti Gümrük Kanunu ile bilgi de hemen altında. İsteyen advalorem ve spesifik verginin Azerbaycan'daki tanimini görebilir, daha yakından.

Friday, November 02, 2007

Azerbaycan’da enerjı ve telekom

Azerbaycan petrol ve doğal gaz bakımından zengin olduğu için bu ürünlerin kullanımı hayli ucuz. Kaldığım büyük bir yerleşim alanında, (şehre otobüsle 25 dakika, özel araçla 12 dakika uzaklıkta olan bir yer) elektrik enerjisi için para ödenmiyor nerdeyse. Türkiye’deyken insanlar Azerbaycan ve Türkmenistan’da elektriğin ve telefonun ücretsiz olduğunda bahsettiklerinde inanmamıştım. Ama sanırım, artık inanmaya başladım. Kaldığım yerde insanlar aylık 15 manat veriyorlar ve istedikleri kadar elektrik kullanıyorlar. Yani ücret sabit, ama kullanım sınırsız. Kur 1 Türk Lirası = 0,719 manat olduğu için, yani 1 lira verip ancak 0,719 manat alabiliyorsunuz. Hesaplama yaparsak, bu 20, 86 liraya denk geliyor. Sınırsız elektik kullanımı için bence gayet ucuz bir fiyat. Şimdi yeni yeni sayaç uygulamasına geçiliyor. Yani böyle bir uygulamanın sonsuza kadar sürmesini kimse bekleyemezdi zaten. Devlet organizasyon yapmış, ve şimdi elektrik sayaçları tek tek müstakil evlere takılıyor. Burda insanlar arasında en çok beni rahatsız eden şeylerden birisi de israf. Bu bakımdan sayaçların takılmasını takdirle karşılıyorum. Türkiye’den gelen alışkanlığım, elektrik konusunda tasarruflu davranıyordum, sayaç takıldıktan sonra benim için fark eden bir şey olmayacak. Ama sanırım, elektriği kısıtsız şekilde almaya alışmış kullanıcılar için çok zor olucak bu yeni durum.

Şehir içi telefon görüşmeleri konusundaki fiyatlar daha şaşırtıcı. Eğer sadece şehir içi konuşma yapacaksanız, telefonu sınırsız bir şekilde kullanabilirsiniz. Yakın zamana kadar Azerbaycan’da bir aylık sınırsız telefon görüşmesinin bedeli 0,60 manat ( 0,60 / 0,719 = 0,83, yani 83 YKR), şimdi tabi telefon fiyatlarına zam geldi ve aylık ödenen miktar 2 manata çıktı, bu da 2,78 Lira yapıyor. Bilmiyorum, Eskişehir’de ve Türkiye’nin başka bir yerinde, mesela Çorum’da, Antalya’da, Afyon’da, Aydın’da, Kütahya’da, Gaziantep’te, Kayseri’de, İstanbul’da, vb... olan arkadaşlar, acaba hesaplama yapıp söyleyebilirler mi? “Türkiye’de bir aylık sınırsız şehir içi görüşmenin bedeli ne kadardır?”

Doğal gaz konusunda bir arkadaşımın söylediklerini sizlere aktarınca çok şaşıracaksınız. Eskiden SSCB zamanında, Azerbaycan’da doğal gaz ücretsiz, tabii... İnsanlardan bazıları doğalgazı açıyorlar ve hiç söndürmüyorlar. Gerekçe, kibrit israf olmasın diye. : ) Neden çünkü kibrit, parayla satılıyor, ama doğal gaz parayla satılmıyor. Burada şimdi de doğlaz gazı Türkiye ile karşılaştırıldığında ucuz olduğunu söylemek mümkün. En çok 50 dolar ödersiniz, o da kış aylarında ısınmak için kullanıldığından dolaryı. 1 dolar = 0,8489 AZN (Azerbaycan manatı) olduğu için 50 dolar (50 *0,8489) 42 manat yapar bu hesapla. Elli dolar , 1 dolar = 1, 1757 ise 50 * 1,1757 = 58 YTL yapar. Yani 60 YTL deyin. Eskişehir’de 100, 120 hatta 190 Lira gelen aylık yakıt paralarını hatırladığımda bu rakam iyi gibi geliyor. Çok rakamsal bir yazı oldu ama, yapacak bir şey yok.

NOT: Azerbaycan’la Türkiye arasında 2 saat saat farkı var. Yani mesela şu anda Cumartesi 10:29, ben bu yazıyı kaleme alırken, Türkiye’de saatler 08:29, sizlerden bir çoğunuz, tembel tembel yatıyor olabilirsiniz. : ) Azerbaycan’da insanlar Yaprak Dökümü Kurtlar Vadisi, Beşinci Boyut, Yeşeren Düşler gibi sevilen dizilerin yeni bölümlerini izlemek için eğer dizi TSİ ile 20:00 ‘de başlıyorsa, Azerbaycan saati ile, 22:00’ye kadar bekliyorlar. Maçların olduğu zamanı düşünmeye gerek bile yok. Mesela Şampiyonlar ligi maçlarını izlemek isteyen arkadaşların bazılarının gece saat dörtlere kadar ayakta olduğunu görmek mümkün.