Thursday, August 30, 2007

Yeni Cumhurbaşkanı


Herkes olayin siyasi boyutuna ve tabii ki First lady gibi gereksiz taraflarina vurgu yapiyor.... Ben de bu konuda kendi değerlendirmemi yapayım: Bence Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı olması Kayseri insanının hakettiği bir şey. İlginçtir, Anadolu'da başlattıkları yatırım atağıyla bence Türk halkının özgüvenini yerine getirmesine büyük katkı yapan Kayseri insanına müthiş bir jest bu. Şöyle ki, aynı anda 100'den fazla fabrikanın temel atma töreni mi dersiniz, bir çok hayırsever yatırımlar mı dersiniz... daha neler neler... yani bir anlamda belki de millet olarak kendimize gelmemizin, yavaş yavaş başladığı bir yer... Ekonomimiz güçlü olursa, ülkemiz de güçlü olur. Kayseri, Türkiye adına bunun temsili gibi. Umarız şairin dediği gibi,
Kıvılcım var, o ürperten sönüşten,
Kıvılcımda mesajlar var dönüşten...
Bu bir kıvılcım olur ve Anadolu yeniden dünyada hakettiği duruma gelir...

Friday, August 24, 2007

Karadenizin bittiği yer...

Yokos, yakos ya da Yoros, Yaros gibi hatırladığım kaleye gittim gezmek için. Kaleye varmak için garip bir güzergarhtan geçmeniz gerekiyor. Çalılıkların arasından felan:) Kaleye giden doğru düzgün bir yol yok. Gencler kuytu yerlerde piknik yapıyorlar. Ve kaleye vardık. Aleni bir fingirdeşme sahnesi, kalenin gölgesinde, kızın hemen yanı başında uyuyan uyuşuk köpekler. (hoş internette de fingirdeşenler var, ille de kale gölgesi olması gerekmiyor:). Sonra Anadolu kavağı'ına gittik. Yine aynı manzara. Çöplük resmen çöplük. Oralara varmadan sanırım Yuşa Turbesinden bahsetmekte yarar var. Hz. Musa'nın muasırı olduğu düşünülüyor Hz. Yuşa'nın, 17 metrelik mezar yapmışlar. En çok hoşuma giden evlenen ve düğün yapan gençlerin, gelin hanımın elinden tutup oraya getirmeleri ve dua etmeleri. Sünnet olanlar için de aynı şey geçerli. Milletimizin kutsala saygısına acayip saygı duyuyorum... Ve sonra Karadenizin bittiği yerdeyim. Oraya karadenizli vatandaşlarımız yerleşmiş. İşte orada tam Anadolu Kavağının oralarda Karadeniz bitiyor. Ordan karadenizi seyretmek lazım. Sonsuzluk kavramını anlatmayı kendine görev edinmiş deniz adeta. Denizi dinledim. Karadenizin marmara denizine söylediği ninnileri dinledim...
Sonra Anadolu Feneri'ni görmek için bir yola girdik. hayatımda sanırım ilk kez bir çıkmaz sokağa girmiş oldum böylece... Yol bitti... Feneri seyrettik ve döndük.... Bir de bugün Hünkarbeğendi'yle tanışdık... Patlıcan püresi özellikle büyük emek isteyen bir bileşeni bu milli yemeğimizin.

Deneme

Kadının biri anlatıyor, diğeri ağlıyor. Anlatan kızı, ağlayan anne. Yaşlılar... Onların ağlaması sessiz, ama bir o kadar da etkileyici. Gürültüsüz damlalar. Hani olur ya kimileri bağırarak ağlarlar. Ne kadar da rahatsız edici. Ama yaşlılar? Sadece kırmızı gözlerini farkedersiniz. Gürültüye ya takatlari kalmamıştır, ya da hayat onlara ağlamanın adabını öğretmiştir. Kırmızıya yakın yüz derilerine, kırmızı olan gözler eşlik edince hüznün dekoru tamamlanır...

Tuesday, August 14, 2007

Gürbüz Apartmanı



Adalara giderken son bir kez önünden geçtim. Sahaf insancılın Esnaf sarayı arkasında Sahaf İnsancıl'ın yeni açılan kitapçısı gördükten sonra / kitaplarımın bir kısmını sattıktan
sonra:( yürümeye devam ettim. Şair Füzuli caddesinde eski kalabalığın yoksunluğunu gördüm. Bilenler bilir, eskiden Şair Füzuli'deki duraklardan kalkan otobüsler Yenikent'e, Gökmeydan mah. ve Sanayiye giderdi. Şimdi o duraklardan geriye sakin bir cadde kalmış. İki Eylül Şir Füzulinin kalabalığını devraldı. Ara sokaklardan Adalar'a giderken Gürbüz Apartmanına bir baktım. Sanki birden duygulandım. Ordan ne kadar da çok insanla tanışmışım. Öğrencilerin ne acılarına şahit olmuş apartman... Zor ve sancılı o eski günler gözümün önünde canlandı. Ama harika insanlarla tanışmıştım orda onlardan biri de Compir...

Wednesday, August 08, 2007

İnekler...


Sinek, martı derken hayvanlar alemindeki gezimize devam ediyoruz:). İstanbul'da Cow - Parade kapsamında inekler sergilenmeye başladı. Özellikle benim dikkatimiz çeken Şişli ve Cevahir alış veriş merkezinde, çok sayıda inek figürünü görebiliyorsunuz. İnsanın sanat aşkı kabarıyor:) Bir de inekler arasında onların yapan ünlü isimler de var. Mesela Sunay Akın, Cemil İpekçi gibi insanların inek dizaynlarını görebiliyorsunuz. Cevahir alış veriş merkezinde Cemil İpekçi'ye ait inek kendini andırıyor... Kendisine benzer şekilde bıyıklar ve ben ilave etmiş, ineğin giyim tarzı da aynen Cemil İpekçi türüne benziyor. Çanta inek, harita inek, gelin inek, vb... isimde inekler var. Yazık ki bu figürlerden bazılarının üzerine küfür ve telefon numarası yazılmış. Sanırım WC duvarlarından gelen alışkanlıkları onları da fazla kınamamak lazım.
Eskişehir'e geldiğinizde ise yanı tip ineklerden görebiliyorsunuz. Zaten Eskişehir hayvan heykeli konusunda malumunuz çok bereketli. Ancaaaaak... Eskişehir'deki inekler sanat aşkından ziyade sosyal mesaj içerikli ineklerdir. Mesela bir çoğusunda "Trafik kurallarına uymazsan bana benzersin" gibi hoş olmayan mesajlar görüyorum. Çevreden geçen insanların yorumlarına kulak misafiri olmak hoşuma gidiyor:) Biris yaaa nedir bu kadar inek derken diğeri, "herhalde ineğe felan tapıyorılar" gibi bir yorum yaptı... Ben de gülümsedim tabi ki..:)

Thursday, August 02, 2007

İstanbul, Gülhane parkı, Ekiptekiler;)

Her ne kadar blogumda Istanbul'la ilgili gezi bilgileri olsa da İstanbul'a ne gezi, ne de tatil için geldim. Bir eğitim ve bu eğitimin kursu için geldim. Önceki hafta birinci adımına katıldığım bu kursun ikinci adımına katılıyorum. Birinci adımda az kişiydik, ama çok gülmüştük. Harika insanlarla tanışmıştık. Şimdi ikinci adımda tam bir ekip ruhu var. Sanırım bunda Ferhan Avıc'nın katkısı büyük. Sınıfta herkes öğretmen olunca insan sanıyor ki, öğretmenler sınavlarda çok sakin ve rahat olurlar. Adam herkes sanki öğretmenlik kimliğini çıkarmış, tamamen öğrenci olmayı kabul etmiş halde. İki sınav olduk, herkeste bir heyecan. Görülmeye değer. Bu insanların öğrencileri onları bu halde görselerdi acab ne derlerdi? Merak etmeyin arkadaşlar;) nasıl kopya çektiğimizi baştan sona anlatacak değilim... Neyse bugün sınıfa gittim, beni görünce güleryüzlü olan bir arkadaş, (soyismi Kahveci, isim vermiyorum;), hemen selamdan sonra, hatta selamdan önce dünkü sınavdan 100 aldığını söyledi;) Bir öğretmenin öğrenci psikolojisine bürünmesine en önemli örnek. Tabi bu arkadaşımız, bana muhasebe öğretmeni olduğunu anlatmış, (normalde yemek dersleri veriyormuş;), evli, hatta iki cocuklu bile olduğunu söylemişti;) Ona birisinin şaka yapıldığını anlatması gerekiyor...;) Ama ben de yuttum;) Ama daha önce verilen bilgiler yalnış çıkınca, ben 100 aldığını konusuna inanamadım.
Eskiden düşünürdüm, ve İstanbul'da yaşayan insanların çok da iyi olmadıkları gibi hayali bir yanılgıya düşerdim. Ama bu kurs bana İstanbul'da ne kadar güzel insanlar olduğunu gösterdi. İçlerinde bir tanesi var, şiddete eğilimi çok fazla, ama o kadar güzel insanın içinde bir tanesi de şideet yanlısı olasun ne yapalım;) Bir de Göktan Baştuğ var, gercekten kankiymiş, bugün öğrendim;) Enteresan fikirleri olan birisi... (ayrıntıya girmemem;). Ferhan Avcı sınıfı gerçekten birleştiren Başkan.... O bizim başkanımız... Başkan bütünleştirici tavırlarından ve kalbinden dolayı seni can-ı gönülden kutluyorum. Zira öğretmenlerimize güzel bir hediye almak fikri de senindi;) Hele mektup.... Gercekten etkileyici ve güzel öneriydi, ama mektubu teklif eden arkadaş Gökhan beydi galiba;) Bir de hiperaktif lise öğrencimiz Aysel (yoksa Ayşegülmüydü;) hanım var;) Acaba Gökhan'dan daha mı genc, neyse yarın sorarım;) Ardahan, Gümüşhane, Yalova ve Bursa'dan gelen ekiplerde harika insanlar var. Allah nazardan saklasın, böyle güzel insanların arasında olmak insanı mutlu ediyor açıkcası...
Bugün Gülhane parkının sonunda çay bahcesine gittik. Önden giden ekibe yetşiriken güzel anılarımız oldu;) Bunun dışında oraya gidince çay içmek için bardak istedik , ama takdir edersiniz ki bardak gelmedi;) Dünyanın hiçbir yerinde böyle hizmet görmedim... Gercekten hizmetler hiç iyui değil... Keşke Istanbul'un bu kısımlarına sahip çıkan bir yetkili olsa... Akın Akın insan akar o zaman... Aynısı Anadolu Kavağı'nın oralardaki bir tarihi kalede mevcut. Kale Karadenize bakan harika bir manzaraya sahip, ama gel gör ki, gölgesinde fingirdeşen genç kız ve erkeklerle, onların yanında uyuşuk, uyuşuk yatan köpeklerin görüntüsü böyle tarihi mekanlara yakışmıyor.
Neyse yarın sınavım var, sanırım gidip çalışmakta yarar var;) Zira 100 alan arkadaş(lar), benim onlara verdiğim motivasyonla 100 aldılar, yani hakkımı telsim etmeleri lazım...
NOT; Gülhane'de çaycıda bizi ağırlayan değerli iki dostumuza misafirperverliklerinden dolayı teşekkür ediyorum. Ayrıca bize mükemmel bir şekilde eğitim ve eğitim sonrası lojistik destek;) veren Kadriye, Nilay ve Burcu (Ebru) hanımlara teşekkür ediyorum. İyi ki sizler gibi güzel insanlar var... Hepinizi canı göülden kutluyor, başarılar diliyorum...
NOT2; Ekibimizin burda ismini saymadığım diğer tüm üyelerine teşekkür ediyor, hayat boyu başarı dileklerimi iletiyorum... Kalın sağlıcakla....:)