Wednesday, April 25, 2007

Prostat Maceram (Acaba sonu ne olacak???)




Ankara yolculuğumda yaşadım o sıkıntıyı… Ön koltuktaki amca, önce yanındaki yolcuya, sonra muavine yöneltti, “mola vermeyecek miyiz?” cümlesini. Böyle bir durumda yan koltuktaki yolcunun belirsiz cevap, muavinin ise çok net bir cevap vereceğini bekliyor olabilirsiniz. Ama üzgünüm. Zira öyle bir düşünce basit bir yanılgıdan ibarettir. Muavin, “bu ekspres” dedi, yaşlı adam bu yabancı kelimede affalayınca, anlamayınca, “mola vermeyecek” diye de ekledi, adamdan, “Prostatım var da, çok sıkıştım” cevabını aldığında, muavin, sebep olduğu belirsizliği şoföre sorma vaadiyle umuda çevirmeye çalıştı. Her geçen saniye bile adamı kıvrandırırken, muavin işlerine bakıyor, şoförün mola yerine ilişkin müjdesini bir türlü getirmiyordu. Sonra mola yerine ilişkin müjde geldi: “zaten Ankara’ya az kalmışmış…”. Az dedikleri de en az 25- 30 dakikadan az değil. Hemen önümdeki koltukta amca kıvranıyor, o kıvrandıkça, ben kendimi kötü hissediyordum. Bir şey yapmak isterdim, başındaki şapkasını çıkardı sonra, saçlarının ortasındaki kellikte su birikintisi gibi ter damlacıkları birikmişti. Mendiliyle damlaların hepsini sildi. Ecel teri dökmek gibi bir şeye benziyordu, bu prostat belası sanırım. Hangi işlev bozukluğuna neden olup, adamı nasıl sıkışmışlığa yönelttiği konusunda aklımda şematik bir süreç de canlandıramadım. Amca, yerinde duramıyordu. Teessüflerini yanındaki gence manaya ulaşamayan pısırık mırıltılar söyleyerek ifade ediyordu. Sürekli ön tarafa şoföre doğru bakıyordu. Ve Ankara yolu bozuktu. Otobüsün ara sokaklara girip bir hayli dolaşması gerekti. Saniyeler geçtikçe, amcanın sıkıntısı artıyor, o yerinde rahatsızlık anlatan hareketler yapınca, ben daha rahatsız oluyordum. Görevlilerin umurunda değildi, her anın bu adam için ağırlaştığı… O an aklıma şu geldi: “Yaşlı adam, keşke binmeden önce şart koşsaydı, prostat için mola talebini de bilet aldığı gişeye belirtseydi” diye içimden geçirdim. Çünkü öyle yerlere girdi ki, otobüs, dinleme tesisi veya boşaltım tesisi:) anlamında bir yapıya rastlamak mümkün değildi. Derken, amca, eylem zamanı geldiğine karar verdi sanırım, pencere kenarında oturuyordu, yanındaki gence döndü ve çıkmak istediğini söyledi. Nedense bir türlü “az kaldı” denilen Ankara’ya gelemiyorduk!!! Acaba hikayenin devamında ne oldu? Tahmin etmek isteyen varsa, aşağıdaki yorum butonuna basarak sonucun ne olacağını bizimle paylaşabilir.

NOT: Tamamen yaşanmış bir olaydan alınmıştır. Masum insanların zarar görmemesi için isimleri saklı tutuyorum. Dahası ben de isimleri bilmiyorum zaten:) Eğer isterseniz siz de çeşitli hikâyelerinizi bizimle paylaşabilirsiniz!

30 comments:

Anonymous said...

Bence devamında amcamız; kalktı şöföre gitti, malum durumunu anlattı, şöför: Amca Ankara'dayız birazdan garaja gireceğiz.
Amca: Oğlum ben 1 saattir, garaja girmeyi bekliyorum.
Şöför: Tamam amca biraz daha sabret!!! (tabi şöför, Ankara'nın sokaklarında otobüsle ilerlemekten memnun değildir, biraz asabidir,ondan böyle demiştir ama sevgili amcamızın asabiyetinin yanında onun asabiyeti hiçbir şeydir)
Amca: 1. İhtimal, sinirlenir, biraz laf kavgasından sonra iner ve taksi bulur gitmek istediği yere gider.
2. İhtimal, tam bu sırada zaman bir güzellik yapar ve Ankara otogarına girmek üzerelerdir...
Aslında çok ihtimal var ama en kuvvetlileri bunlar. Ki işallah 1. si olmamıştır.

Bu arada sizinde anlatmak istediklerin varsa dediniz ben anlatayım bir şey bari:

Bugün yaşadım malum olayı.
Dolmuşa bindim her zamanki yerime oturdum, en arkanın önündeki koltuğun cam kenarı:)
Her zaman orası boş olur dolmuşun ilk hareket ettiği yerden bindiğim için, herneyse bir süre sonra dolmuş adı üstünde dolmaya başladı:) Doldu doldu ayakta yolcu yoktu sadece, en önde 2 kişilik yer kaldı ama binenlerin çoğu dolmuş şöförüne parayı uzatmamıştı, en öne oturan 40 yaşlarında teyze, oturur oturmaz bir gazete açtı ki buna çok güldüm, neden olduğunu anlamışsınızdır :) neyse fazla geçmeden arkadan bir yolcu ücreti uzandı teyzeye, arkadaki kişi dolmuşu inletti resmen parayı uzatırsınız derken ancak bir tek o teyze duymuyordu, sesle olmazsa etkiyle olur düşüncesiyle kadının sırtına 2-3 kere ittirdi arkadan parayı uzatan ama teyze anlaşılan o civardaki sinirlerinide kaybetmiş ki bakmadı yine.. Arkadan parayı uzatan çare bulamadı mecbur kalktı verdi, verende 30 yaşlarında biriydi ama oda zorlukla koltuğundan çıktı heralde rahatsızdı verdi parayı o anda parayı uzatmayan teyzenin kendince kârâ geçtiğini düşündüm içimden, neyse bir para daha geldi ama yine teyzede aynı tepkisizlik, sonra yanına biri oturduda gazete kapandı ve artık parayı uzatabilecek bir dolmuş yolcusu gelmişti..
Allahtan ben vermiştim bindiğimde yoksa, o inatlaştıkça bende inatlaşırdım.. O tepkisiz kaldıkça ben daha dürtüklerdim. :) o zaman kendine gelirdi heralde..

Anonymous said...

Merhaba:)
Hikayenin devamını gerçekten merak ettim..[merak etmesem şaşardınız dimi:P]
İnşallah içimden geçen şey olmuştur:)
Bir ara zaman gazetesinde okuyucu köşesinde otobüs firmalarının hataları plaka numarası verilerek teşhir edilirmiş..
Aslında bu gibi vakaları bir şekilde dillendirmek gerek..
sevgi ve saygılarımla

ps:
Önder bey,
nacizane önerim başlığı değiştirin:))
YAŞLI AMCANIN PROSTAT MACERASI filan gibi..
İlk okuyan sizin maceranız sanıyor..
bilginize..

Önder Yenilmez said...

Mehmet kardeş gerçekten bazı yerleri kahkahalarla okudum. Çok güzel şeylere değinmişsin. Ama Ankara'ya çok uzaktaydık, taksiyle gitmeyi göze almak hem yürek ister, hem de iyi bir bütçe isterdi. Yani sanırım biraz daha kafayı çalıştırmak lazım. Hem sen bu tarzı seviyorsun.

Ece sana gelince,

Valla Ece, senin hayatın benim sitedeki hikayelerin devamını merak etmekle geçecek sanirim:) ben olmasaydım:) bu boşluğun kolay kolay dolamayacağından eminim:) başlık konusundaki isteğin reddedildi:) Çünkü o adamın sıkıntısını öyle duydum ki, öyle üzüldüm ki, prostat ondayken sıkıntısını ben de hissediyordum. Yani bu başlık mana itibariyle doğrudur. Lütfen daha nacizane öneriler:):):) Hikayenin devamını öyle merak etmelisiniz, aklınızdan bir bin türlü ihtmal geçsin. Prostat birisi ne tür bir sıkıntı çeker, bence bunu araştırmakla başlayabilirsin:)

Anonymous said...

ihtimal şudurkiii;
amca kalktı söföre durumu sert bi bille ifade etti ve karşılıgını alamayinca arabayı durdurdu ver herkesin gözü önünde işini gördü ve otobuse geri bindi

Ufkabakan said...

ihtimaller

1) Amca şöförü gözüne kestiriyorsa , indirir bi saglam sopalar ( birinci ihtimal olsada zayif ihtimal o ruh haliyle bunu kimse yaşamak istemez herhalde )

2) Amca eline alir mikrofonu ve mola isteğini dile getirir. ( Sayin yolcular ben 12 nolu koltuktaki yolcuyum.ve muthiş bir tazyikle gelen vucudumdan cıkmak için sabirsizlanan Sıvı artık tahammul edilemez baskı uygulamaktadir. El aman .. )

3) Adam ihtiyacını otobus icerisinde poşet kova şişe vs gibi bişey temin ederek giderir.

4) adam cok afadersiniz şoforun ustune dogru şaaparaktan şaapar şeysini :) (kuvvetle muhtemel)

5) Adam aslında prostat olmadiğini itiraf eder . Cunku prostat idrarın cıkmak istemesi değil cıkmayarak baskı yapmasidir. yani tuvalete gitmek adam için cozum değildir. adam tuvalete gitse bile boşaltım yapamayacaktır. prostat ana kanalın tıkanması demek ve bu durum sadece tazyiki arttirir.yani cıkısta sorun yoktur.sorun cıkamayarak iceride kalan idrarin baskı yapmasidir onunda tuvalet dermanı olmayacaktır.

Doktormuyum ? hayir :)
Ukalamıyım ? kısmen :)

Nerdenmi biliyorum ? Okuyorum :)

Dipnot : prostatın ana sebebi erkeklerin ihtiyaclarını ayakta gidermeleridir. ve ayakta olunca tam boşalmayan ve iceride kalan cuzi miktardaki idrar kireç yapar sonrasindada bu tıkanıklıga kadar gider ileriki yaşlarda sizi pişman eder..

Ayakta hacet gidermenin sebep oldugu aslen 2 şey var.

1) kabir azabinin ana sebebidir.
2) prostat..

yani kucuk bi şey anlık bişey ama her iki dunyadada adamı surunduruyor :)

Anonymous said...

bence adam bizzat gidip şoförden rica edecek onun için yerinden kalktı

erhan said...

bence adam şoföre giderek rica etti durmak için artık dayanamadı çünkü bu gibi durumlarda yapacak çok şey yoktur aynısına bbizzat bende şahit oldum adamın biri otobüsü durdurmuştu... kimsenin başına böyle şeyler gelmesin ben bunun için ulusoyla gidip geliyorum çünkü otobüste (tuvalet var)!

Anonymous said...

hikayenin devamından önce sizin bu duruma seyirci kalıpta bunu kelimelere dökmeniz bence büyük bir gaf...
hayata her daim seyirci kalmamanız dileğiyle...

Unknown said...

sonunda adam arkaya geçer, orada belli bir süre oyalanır. ama adamın orada ne yaptığını bilemeyiz. ve nihayetinde otobüs gara ulaşır, öndere sağ, adama selamet herkes kendi yolana gider. bu hikayede burada biter. gökten üç elma düşer biri öndere biri adama biri de hadi bana olsun :) elmayı seviyorumda laf aramızda.

Ufkabakan said...

Eğer dediğiniz gibi Gidip şöförden bizzat rica edecek olsa yada saydıklarınızdan birisi olsa bu ''sıradan'' olur. ve anımsanacak hatırlanacak Hikaye olarak sunulacak bir yanı olmaz.. Bunu digerlerinden farklı kılan sanılanın aksi yönde unutulmaz bi macera kılan bir şey varki.. onun için dile getirilmiş oldugu kanaatindeyim..

Üzgünüm arkadaşlar Hikayenin ne yazarı nede yaşayanı ben değilim ama , eğer sizin dediğiniz gibiyse bence bu ne bir macera olur nede burada mevzu bahis edilebilecek değerde bi hikaye olur..

Düşünsenize Sabah uyandiğinizda odanızın ortasında bi kuru kafa bulsanız , ve arkadaşiniza heyecanla bil bakalım ne oldu deseniz.oda ne oldu dese heyecanla ve siz gece bişey yoktu ama sabah kalktım bole bişey buldum deseniz bu merak uyandirici bi macera hikaye olur..

Ama aynı ses tonuyla bil bakalım ne oldu deseniz oda yine size ee ne oldu dese sabah kalktım sürahi ve bardak başucumdaydi deseniz. Adamda aman aman ne büyük bi macera inan bana sen anlatırken heyecandan geberdim diyecektir..

Yani anlatmak istediğim burada sıradanliği bozan bişey varki.. bize sorulan o..

Ki adamın kalkıp şöförden rica etmeside hiç sıradışı ve macera niteliği taşimiyor.Ki oyle olduysa bunu macera yapan nedir merak ediyorum.. Ne yani koskoca yolculuk adamın birisinin çişi geldi ve bunu şöföre söyledi diye mi macera olacak ?

Anonymous said...

adam herhalde ınmek ıstedıgını sert bı sekılde bıldırdı ve otobusten ınıp ıhtıyacını bır sekılde gıderdı.amcanın adına çok uzuldum. Herhalde amca bu fırmayla bır daha yolluculuk yapmayı dusunmez.

Anonymous said...

benceee amca yavaşçcaa gitti şoförün kulağına eğilip sorununu tekrar dile getirdi.şöför amcayı bu kez ciddiye alıp hemen sağa çekti.amca yolun karşısındaki ağaca doğru giderken virajdan hızla gelen araba amcaya çarptı ve amca hakkın rahmetine kavuştu..

Anonymous said...

Yaşanmış bir olay ve çok etkileyici allah kimseye vermesin böyle bir hastalık.Hikayenin sonu için bi sürü ihtimal var zaten bi çoğu yazılmış.Benim anlam veremediğim olaya tanık olan kişinin müdahale etmemesi!!! ben olsaydım eğer:) Amca en başında müsait biyerde indirlip ihtiyacını karşıladıktan sonra yoluna tekrar dewam ederdi... BUNU YAPMAK ÇOKTA ZOR DEĞİL

Anonymous said...

selaamun aleykum
hocam alla kimseyi bu duruma düşürmesin insan yanında bi şise felan taşır ama böyle bi durumu varsa otobüs zırt pırt duramaz ki demi ama neyse hayat güzel sevdiklerin yanında olduğu sürece iyi yayınlar....

Anonymous said...

bence amca çok sinirlendiği için şöfor durup korkudan gitmek istediği yere gitmesi için izin verir bendede vermesi gerekir. bu durumda insanın yapması gerkende budur.

M. Nadir said...
This comment has been removed by the author.
Önder Yenilmez said...

Evet arkadaşlar, ben aslında böyle bir platfromu sizlere bırakmak ve sadece sizlerden gelen yorumları yayınlamak istiyorum.

Bu bakımdan lütfen daha orijinal fikirler yazalım. Yani kutunun dışında ve analitik düşünerek yorumlarınızı daha da dallandırıp budaklandırabilirsiniz. Ufkabaka'dan İsmail kardeşin yorumlarını çok beğeniyorum. Kahkahalar içinde okuyorum, Emrah Pekşahin 'den aslında daha güzel yorumlar beklerdim. Şair kimliğiyle öne çıkan ve hatta kitap bile çıkaran bir arkadaşımızdan daha geniş çaplı ve daha muhakemesi yüksek yorumlar bekliyorum. İkinci anonim imzanın Antalya'dan Ayşegül Düzparmak'a ait olduğunu biliyorum. Ayşegül ressam olduğu için hayal gücü amcayı hemen öldürmüş:):):)

Çorum'dan Gülşah Duman'ın yorumu çok içten olmuş. Gülşah hanım ne kadar da iyi kalplisiniz, Mehmet'e katılıyorum. Yalova'dan Nagehan Saraçoğlu ise yine o endişeli üslübuyla amcamız adına üzülüyor...

Bir de birinci Anonim imzalı yazıda bana laf atan yorumcuya diyorum ki, yani orda birşey yapamadığımdan dolayı sıkıldığımı umarım farkediyorsunuzdur?! sanıyorum ki, orda birşey yapamamanın bana verdiği rahatsızlıktır, bu yazıyı kaleme aldıran.

Farklı yorumları bekliyorum!!!

Anonymous said...

yazı güzel ama biraz eksik prostat hakkında bilgi yok nedir prostat?onun cvbı yok yazıda. prostat çok yönlü bi hastalık biliyorsunuz sadece bu olay degil başka yönleriyle de erkek hastaları bunaltıyor yazının sonlarına bunları eklerseniz daha güzel olacak

Anonymous said...

Ama bu insani ihtiyacın, kabir azabı ile bir tutulan sancısını gidermesi için, amcaya fırsat vermeyen bu firmayı teşhir etmeli yada indiğinizde yetkililere durumu bildirmiş olmanızı ümidediyorum..

[Önceden çok uzun süren beyin ameliyatlarında, cerrahlar tuvalet ihtiyaçlarını gidermek için de olsa dışarı çıkmazlar ve altlarına yaparlarmış..]


saygılarımla

Önder Yenilmez said...

Ece,

İşte bu sefer oldu, nihayet seni tebrik edebiliyorum. Cerrahlarla ilgili söylediğin olay gerçekten de çok ilginç. Kesinlikle bu sekilde tartışılan konuya yapılan çok önemli bir katkı:):):) İşte böyle katkılar bekliyoruz senden.

Bu arada kimse neden koyduğum fotoğraflarla ilgili yorumda bulunmuyor?

Anonymous said...

Önder amca,
sizi o halde hayal edemiyorum:)
sağlık olsun..
Mola vermeyenler utansın:)
saygılar

Smart Learning Hub said...

ustteki resimdeki heykelin bir benzeri washington d.c. de var.

deniz said...

bence yaşlı amca dayanamayıp şoförün tepesine bindi,ve durdur ulan şu arabayı yoksa!arabana ya..... dedi tabi şoförde bunu göze alamayıp arabayı durdurmak zorunda kaldı ve amca muradına erdi.

Anonymous said...

olaydan gerçekten çok etkilendim sonunda amca umarım ihtiyacını karşılamış ve rahatlamıştır??? ayrıca gerçekten bu olaya sadece seyirci kalanları şiddetle kınıyorum..... saygılarımlaa artemis....

Unknown said...

Önder Bey Eskişehir Ankara arası ekspres calışan otobüs firması varsa lutfen bana da bildirin. Bir cok firma mola vermeden seferini tamamlıyor ama adı ekspres olmuyor. Ben yaklaşık 2 haftada 1 bazen de haftada 2-3 kez bu seyahati gerçekleştiriyorum bu yuzden iyi biliyorum otobusler Ankaraya vardıklarında yol çalışmaları yuzunden servis yolunu kullanıyolar ve bu yolda sizin dediğiniz gibi bitmek bilmiyor değil en fazla 5 dk zarfında bu servis yolundan otobusler cıkıyorlar. Ve takdir edersiniz ki servis yolunda da sizin deyiminizle "dinleme tesisi veya boşaltım tesisi" bulmak imkansızdır. Eminim ki yaşlı amca o bölgeye gelmeden ihtiyacını belirtti yolda o calışma yapılan bolgeye gelmeden bir cok bezin istasyonu mevcut. Otobus bunlardan herhangi birine girebilirdi ama girmemiş.
Sizde bu durumu sadece gozlemlemişiniz. yaşlı amcanın terini nasıl sildiğini, kıvrandığını, yanındaki gençle diyaloglarını sadece gözlemlemişiniz ki iyi bir gözlemlicisiniz herseyi gözlemlemişiniz. Yaşlı amcanın kıvranmasından rahatsız oldugunuzu belirtip birsey yapmak istediğinizi soylemişiniz ama hiçbir girişimde bulunmamışınız sadece seyirci kalmışınız olaya ve getirip bu olayı bize sunmusunuz.

Ben olayın sonunda yaslı amcanın durumunu değil de sizin durumunuzu merak ettim. Acaba guzel br hikaye yakaladım mı dediniz yoksa yaslı amcaya yardım edememenin burukluğunu mu yaşadınız?

Saygılar...

Önder Yenilmez said...

Osman bey,
Öncelikle bu şekildeki özenli yorumunuz için teşekkür ediyorum. "ekspres" tanımı müavinin, yani ben onun yalancisiyim. Dediğiniz gibi yol çalışmasından dolayı otobüs güzergahını azcık değiştiriyor. Ama inanın orda yaşlı amcanın acısını öyle duydum ki, sizin 5.dak. dediğiniz zaman dilimini bana hiç de öyle gelmiyordu. Evet gözlemledim, doğru ama o an hikaye aklımın ucundan bile geçmiyordu, zira, o sıkıntı içimde uhde olarak kaldı. ve o kadar büyük bir "keşke" dedim ki sanırım ki sanırım bu yazı o vicdan azabının aleni ve belirgin bir tezahürü. Bu kendimle bir yüzleşme, bir dahaki sefere aynı hatayı yapmamam için belki de kendimi cezalandırma yöntemi. Dikkat ederseniz, yorumcu arkadaşlardan bir çoğusu beni kınayabiliyor. Ve aynı zamanda bu bir toplumsal hizmet diye düşünüyorum. Haksızlık karşısında susmak niye ki?

Unknown said...

Sayın Önder Bey;
umarım dediğiniz gibi bu olaydan kendinize bir ders çıkartmışınızdır ve bir daha böyle bir olayla karsılaştığınızda haksızlık karşısında susmaz ve tepkinizi dile getirebilirsiniz.
Kimbilir belki bir daha ki sefere aynı otobuste oluruz haksızlıkla karsılastıgımızda beraber tepkimizi ortaya koyarız...

tesekkur eder saygılar dilerim.

Anonymous said...

Herkesin nereden yazdığını nasıl anlayabiliyorsunuz Önder bey:)
Yine merak ettim, huyum kurusun:)

saygılar

Anonymous said...

hocam sizde daha eglenceli bir konu başlıgı açın ki güzel yorumlar alın.. Ne diyeli yaşlı bir amcanın prosstatına bırakın gençliğimizi yaşayalım onun daha zamanı var mesela bana otobuste başlayan bi aşkı anlatın yorum isteyin ozamn görün benden bu kadar ayrıca aşk adamı vurur ÖNDER BEY döner döner gene vurur.. vurdukça dönersin döndükçe vurulursun.... SAYGILAR

Anonymous said...

hocam sizde daha eglenceli bir konu başlıgı açın ki güzel yorumlar alın.. Ne diyeli yaşlı bir amcanın prosstatına bırakın gençliğimizi yaşayalım onun daha zamanı var mesela bana otobuste başlayan bi aşkı anlatın yorum isteyin ozamn görün benden bu kadar ayrıca aşk adamı vurur ÖNDER BEY döner döner gene vurur.. vurdukça dönersin döndükçe vurulursun.... SAYGILAR EMRAH PEKŞAHİN